16. Büyükelçiler Konferansı’nda diplomatik misyon şeflerine hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası sistemdeki değişimlerden bölgesel krizlere, Gazze’deki soykırımdan Türkiye’nin küresel yükseliş hedeflerine kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının odak noktalarından biri olan Suriye ile ilişkilere dair verdiği güçlü mesaj, Türkiye’nin komşuluk hukuku ve bölgesel istikrar konusundaki kararlı duruşunu bir kez daha ortaya koydu. Erdoğan, Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan tüm girişimlere karşı bir uyarıda bulunarak, iki ülkenin halklarının bin yıldır bu coğrafyada birlikte yaşadığını ve kıyamete kadar da komşu olarak varlığını sürdüreceğini vurguladı.
Uluslararası Sistemin Çok Kutupluluğa Evrilmesi ve Artan Küresel Sorunlar
Konferansa titizlikle hazırlanan Dışişleri Bakanlığı ekibine teşekkür ederek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 yılından beri farklı temalarda düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’nın bu yıl “Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika” başlığını taşıdığını belirtti. Erdoğan, son 30 yılda uluslararası sistemin iki kutupluluktan çok taraflılığa, gelinen noktada ise artık çok kutupluluğa doğru evrildiğini gözlemlediklerini aktardı. İnsan hakları ve küresel adalet gibi kavramların söylem düzeyinde kalsa da daha fazla gündemde yer aldığını ifade etti. Ancak bu gelişmelerin, insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları ve istikrarsızlıkları çözmek yerine, ne yazık ki sorunları daha da derinleştirdiğini kaydetti.
Suriye’deki Uzun Süren Katliamlar Karşısında Uluslararası Sessizlik
Cumhurbaşkanı Erdoğan, komşu Suriye’de yaşanan trajedinin boyutlarına dikkat çekerek, Baas rejiminin saldırılarında 600 binden fazla Suriyelinin hayatını kaybettiğini, yüz binlerce insanın işkence merkezlerinde eziyet gördüğünü ve milyonlarca kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını hatırlattı. 13,5 yıl boyunca süren bu katliam ve sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında hiçbirinin sesinin çıkmadığını sert bir dille eleştirdi. Bu sessizliğin, küresel adaletin tesis edilmesi yolundaki en büyük engellerden biri olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin Suriye’nin Birlik ve Bütünlüğüne Yönelik Tarihi Duruşu
Erdoğan, Suriye’deki bir diğer önemli sorun alanı olan DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığına değindi. Türkiye’nin, bu terör belasıyla göğüs göğüse çarpışmış tek NATO müttefiki olarak Suriye hükümetine gereken her türlü desteği verdiğini belirtti. Türkiye’nin asıl kaygısının, Suriye’nin parçalanmasından, bölünmesinden veya milli birlik ve bütünlüğünün zafiyete uğramasından kimin çıkar sağlayacağı olduğu konusuna odaklandı.
Erdoğan, Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla yarınlara güvenle bakabileceğini ifade ederek, “Biz bin yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız. Birlikte yaşayacağız” sözleriyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne olan sarsılmaz bağlılığını ve komşuluk ilişkilerinin derinliğini bir kez daha tüm dünyaya ilan etti.
Gazze’de Yaşanan Soykırımın Canlı Tanıkları ve Bölgenin Yıkım Boyutu
Konuşmasında Gazze’deki insani felakete de geniş yer ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede 70 binin üzerinde Filistinli kardeşimizin öldürüldüğünü ve 170 binin üzerinde yaralı olduğunu aktardı. Yıkıntıların altında bekleyen cenaze sayısının bilinmediğini, on binlerce çocuğun ise evini, okulunu ve ailesini kaybetmiş bir şekilde, soykırımın canlı tanıkları olarak enkazlar arasında hayata tutunmaya çalıştığını dile getirdi.
Gazze’nin yüz ölçümünün İstanbul’da Beykoz veya Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alana tekabül ettiğini belirten Erdoğan, bu küçük yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldığını, bunun Hiroşima’ya atılan bombanın 14 katından fazla olduğunu vurguladı. Bu denli büyük bir yıkım ve adaletsizlik karşısında, sorunlara çözüm üreten bir uluslararası sistemden bahsetmenin mümkün olmadığını ifade etti.
Türkiye Yüzyılı Hedefi Doğrultusunda Çok Boyutlu Dış Politika ve Ekonomik Büyüme
Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım elini uzatabilmesi için ekonomik, askeri ve diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği olmadığını belirten Erdoğan, Türkiye Yüzyılı hedefini gerçekleştirmek üzere incelikle örülmüş çok boyutlu bir dış politikayı adım adım hayata geçirdiklerini söyledi. Bu mücadelede, dış ilişkilerin icrasında merkezi bir konuma sahip olan hariciye teşkilatına büyük sorumluluk düştüğünü ifade etti.
Türkiye’nin ihracat, turizm geliri ve savunma sanayii alanlarındaki rekor büyüme rakamlarına dikkat çekti. Yıllık ihracatın 36 milyar dolardan 270 milyar dolara ulaştığını, turizm gelirlerinin 61,1 milyar dolara çıktığını belirterek, bu başarıda büyükelçilerin emeği olduğunu vurguladı. Savunma sanayiinde ise halihazırda dünyanın en büyük 11’inci ihracatçısı olduklarını ve 2028 yılı için hedeflerinin bu rakamı 11 milyar dolara çıkararak dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmek olduğunu duyurdu.
Gazze’de Kalıcı Ateşkes ve Suriye’de Yeni Dönemdeki İlerleme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış politikadaki güncel önceliklere değinerek Gazze’de önceliğin ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların engelsiz ulaştırılması olduğunu belirtti. Türkiye’nin, 103 bin tonu aşan insani yardımla bu alandaki farkını koruduğunu aktardı. Suriye’deki duruma da değinen Erdoğan, 8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapısının aralandığını ve Cumhurbaşkanı Şara’nın liderliğinde uluslararası topluma yeniden entegrasyon yolunda ciddi mesafe alındığını ifade etti.
Suriye’ye dönen mülteci sayısının bu süreçte 580 bini bulduğunu açıkladı. Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetine dair de uyarılarda bulunarak Rusya-Ukrayna savaşında sivil gemilerin hedef alınmaması gerektiğini net bir şekilde her iki tarafa da ilettiklerini kaydetti. Ayrıca, Güney Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan’ın barış anlaşması imzalamaya hiç olmadığı kadar yakın olduğunu ve Türkiye’nin Ermenistan ile normalleşme sürecinde sembolik adımlar atacağını müjdeledi.




